Gazze’deki ateşkesin ardından Batı Şeria’da hayat nasıl kabusa döndü?

Isabel DeBre | Associated Press | Tercüme: Mepa News
Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus kentinde bankacılık yapan Abdullah Fevzi, sabah 04.00’te evden çıkıp 08.00’de işine ulaşıyor ve çoğu zaman geç kalıyor.
Eskiden işe gidip gelmesi bir saat sürüyordu – ta ki Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırması ve ardından İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırı başlatmasına kadar.
İsrail ordusu da Batı Şeria’nın kuzeyindeki Filistinli direnişçilere yönelik saldırılarını artırdı ve bölge sakinlerini yedi yeni kontrol noktasından geçirerek Fevzi’nin yolda geçirdiği süreyi iki katına çıkardı.
Şimdi durum daha da kötüleşti.
Gazze’de İsrail ve Hamas arasındaki ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana, Fevzi’nin Batı Şeria’nın iş ve yönetim merkezi Ramallah’a gitmesi, İsrail’in direnişçi saldırılarına karşı gerekli olduğunu düşündüğü önlemlerle Filistin şehirlerinin etrafındaki ilmiği daha da sıkılaştırması nedeniyle, dik şeritler ve çiftlik yolları arasında en az dört saatlik dolambaçlı bir yol haline geldi.
Geçen hafta Ramallah’ın dışındaki Atara kontrol noktasında İsrail askerleri çok sayıda arabayı tek tek ararken 42 yaşındaki adam “Biz evlerimize ulaşana kadar siz Paris’e uçabilirsiniz” dedi.
“Bu her neyse, iyi planlamışlar” dedi ve ekledi: “Hayatımızı cehenneme çevirmek için iyi tasarlanmış.”
Ateşkes şiddeti doğurdu
İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes 19 Ocak’ta yürürlüğe girdiğinde, savaşın görünürde sona ermesi ve İsrailli rehineler karşılığında Filistinli mahkumların serbest bırakılması üzerine öfkelenen radikal Yahudi yerleşimciler Batı Şeria kasabalarına saldırarak arabaları ve evleri ateşe verdi.
İki gün sonra İsrail güçleri insansız hava araçları ve saldırı helikopterleriyle uzun süredir direniş faaliyetlerin merkezi olan Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin kentine saldırdı.
Filistin şehirleri arasında daha fazla kontrol noktası inşa edilmeye başlandı, bu da işgal altındaki Batı Şeria’yı ikiye böldü ve İsrail ordusunun bir anda kapatabileceği tıkanma noktalarına neden oldu. Daha önce 7/24 açık olan geçitler sabah ve akşam trafiğin yoğun olduğu saatlerde kapanmaya başladı ve yüz binlerce insanın hayatı altüst oldu.
Yeni bariyerler -toprak tümsekler, demir kapılar- çoğaldı ve Filistinli arabaları iyi asfaltlanmış yollardan çıkarıp açık arazilerdeki bozuk patikalara itti. Bir zamanlar bir askerin bakışı ve başını eğmesiyle olan şey, uluslararası sınır benzeri denetimlere dönüştü.
İsrail bu önlemlerin Hamas’ın Batı Şeria’da yeni bir cephe açmasını engellemek için alındığını söylüyor. Ancak pek çok uzman bu baskının, İsrail Gazze’deki savaşı yeniden başlatmazsa hükümeti devirmekle tehdit eden Başbakan Binyamin Netanyahu’nun önemli bir müttefiki olan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi kendisi de bir yerleşimci olan liderleri yatıştırmakla ilgili olduğundan şüpheleniyor.
Uluslararası Kriz Grubu’nda kıdemli analist olan Tahani Mustafa, “İsrail artık Batı Şeria’da uzun zamandır istediği şeyi yapmakta serbest: yerleşimlerin genişletilmesi, ilhak” dedi ve ekledi: “Bu potansiyel bir değiş tokuş olarak görülüyordu.”
İsrail’in ateşkes sırasında neden bu baskıyı başlattığı sorulduğunda İsrail ordusu, politikacıların bu emri kısmen, Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelere karşılık Filistinli mahkumların serbest bırakılmasının Batı Şeria’da tansiyonu yükseltebileceği endişesiyle verdiklerini söyledi.
Batı Şeria’nın dört bir yanındaki kontrol noktalarının “güvenli hareketi sağlamak ve denetimleri genişletmek için” olduğu belirtildi.
İsrail askeri sözcüsü Yarbay Nadav Shoshani, “Kontrol noktaları terörle mücadelede kullandığımız bir araçtır, sivillerin hareket etmesini sağlarken teröristlerin kaçmasını önlemek için bir tarama katmanı sağlar” dedi.
Hayat kesintiye uğradı
İş çıkış saatinde İsrail kontrol noktasından geçmek, bunun getirdiği sorunlarla yüzleşmek demektir. Filistinli aileler bu sorunlar nedeniyle bölündü, paralarını kaybetti, ticaretleri sekteye uğradı, hastalar doktorlarına ulaşamadı.
Ahmed Cibril, Filistin Kızılayı’nın acil servis müdürü olarak görev yapmasının bile kendisini korumadığını söylüyor.
“Bize herhangi bir sivil araç gibi davranılıyor” diyen Cibril, İsrail askerlerinin acil çağrılara yanıt verirken ambulansları kontrol için beklemeye zorladığı onlarca vakayı anlattı.
Bir vakada, 21 Ocak’ta Filistin Sağlık Bakanlığı, güneydeki El Halil kentinde kalp krizi geçiren 46 yaşındaki bir kadının bir kontrol noktasından geçmeyi beklerken öldüğünü bildirdi.
İsrail ordusu söz konusu olaydan haberdar olmadığını açıkladı. Ancak “Hamas’ın savaşçılarını gizlemek için hastaneler gibi sivil altyapıyı kullandığını” ileri süren ordu, “zararı azaltmak için gecikmeyi mümkün olduğunca azaltmaya çalışırken” sağlık ekiplerini güvenlik kontrollerine tabi tuttuğunu kabul etti.
BM insani yardım kuruluşu OCHA, geçtiğimiz 28 Kasım itibariyle İsrail’in Batı Şeria’da 793 kontrol noktası ve barikatı bulunduğunu, bu sayının Gazze savaşı öncesine göre 228 daha fazla olduğunu bildirdi.
Geçen hafta Ramallah’ın kuzeyindeki Ayn Senia kontrol noktasında eşiyle birlikte kızlarının evinden Doğu Kudüs’teki evlerine giderken yaklaşık iki saat bekletilen 70 yaşındaki Mary Elia, “Tek istediğimiz eve gitmek” diyor ve ekliyor: “Torunlarımızı hiç göremeyecek miyiz?”
Sıkışmış bir kontrol noktasında camı açtığınızda sayısız araba radyosundan aynı sakinleştirici kadın sesi duyulabilir, İsrail’in her kontrol noktasını sayar, ardından o anki koşullara göre “salik” – Arapça açık anlamına gelir – veya “muğlak”- kapalı anlamına gelir.
Bu haberler son zamanlarda Batı Şeria radyolarında hava durumu yayınlarını geride bıraktı.
Kaybedilen zaman, kaybedilen para
Kudüs’teki otobüs şirketindeki patronu, geç kaldığı için sabah vardiyasını son birkaç hafta içinde ikinci kez iptal etti.
Daha da kötüsü, 34 yaşındaki Nidal el Magribi için, Doğu Kudüs’teki mahallesini şehrin geri kalanından ayıran Jaba kontrol noktasını geçmek için bekleyen sinirli sürücülerin oluşturduğu kuyruktan geri dönmek çok tehlikeliydi. Bir tam gün daha arabasının içinde boşa gitti.
“Eşime ne diyeceğim?” diye sordu, soğukkanlılığını korumak için duraklayarak. “Bu iş vesilesiyle çocuklarımın rızkını temin ediyorum.”
Bozulabilir gıda ve inşaat malzemeleriyle dolu Filistin kamyonları da kontrollerden muaf değil. Askerler sık sık kamyonculardan kenara çekmelerini ve kontrol için yüklerini boşaltmalarını istiyor. Meyveler çürüyor. Tekstil ve elektronik eşyalar zarar görüyor.
Filistin Ekonomi Bakanı Muhammad Alamour, gecikmelerin fiyatların artmasına neden olduğunu ve Hamas’ın saldırısından sonra uygulanan cezalandırıcı İsrail politikaları nedeniyle geçen yıl yüzde 28 küçülen Filistin ekonomisini daha da daralttığını belirtti.
İsrail’in Filistinli işçilerin çoğuna uyguladığı yasak Batı Şeria’daki işgücünün yüzde 30’unu işsiz bıraktı.
Alamour, “Bu engeller güvenliği sağlama amacı dışında her şeyi yapıyor” dedi.
“Filistin halkına ve Filistin ekonomisine baskı yapıyorlar. İnsanların ülkelerini terk etmek istemelerine neden oluyorlar.” diye ekledi.
Kaynak: Mepa News