Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır düşünürler

“Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. İbrahim 24
Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler.” İbrahim 24/25
” Kelimeten Tayyibe ” sözlükte “temiz bir söz” anlamına gelmesine rağmen burada “Doğru bir söz ve sağlam bir inanç” anlamındadır. Kur’an’a göre bu “söz” ve “inanç”, tevhidi kabul etmek, peygamberlere, vahye ve ahirete inanmaktır. Çünkü tevhid bunları belli başlı doğrular olarak ilan eder.
Bu ayette “güzel bir söz”ün ne kadar güçlü ve yaygın olduğu gösterilmektedir. Evrendeki tüm sistem, müminin şehadet ettiği bu “güzel söz”deki gerçekliğe dayandığından, yer ve bütün sistemi onunla işbirliği içindedir ve bütün sistemi ile birlikte gökyüzü onun hizmetindedir. Bu nedenle müminle tabiat kanunu arasında bir çatışma yoktur, herşey tabiatı gereği ona yardım elini uzatır.
“Güzel bir söz” o denli verimlidir ki, hayat sistemini ona dayandıran herkes (veya her toplum) her an ondan meyvasını alır. Çünkü “güzel söz”, düşüncede berraklık, sinirlerde denge, karekterde güç, ahlakta temizlik, ilişkilerde sebat, konuşmada doğruluk, sohbette dolaysız ve doğrudan konuşma, sosyal davranışlarda ölçülü bir tutum, kültürde soyluluk, ekonomide adalet ve eşitlik, politikada onurluluk, savaşta soyluluk, barışta samimiyet ve verilen sözlerde, yapılan anlaşmalarda güven yaratır. Kısacası o, yerinde kullanıldığında herşeyi altına çeviren bir iksirdir.
-TEFHİMUL KURAN-
Görmedin mi? Allah tertemiz bir kelimenin misâlini verir. Tertemiz bir kelime. La İlâhe illallah Muhammed ün Rasulullah. İşte o tertemiz kelime tıpkı tertemiz bir ağaç gibidir. Kökü yere yerleşmiş, sapasağlam tutunmuş, dalları ise gökyüzüne yükselmiş tertemiz bir ağaç. Adem (a.s)’la başlar bu kök, Nuh (a.s) la, İbrahim (a.s)’la devam eder. Ve nihâyet son elçi Muhammed (a.s)’la birlikte sapasağlam yerleşmiştir. Bu dinin, bu kelimenin, gerçekliliği göklere kadar yükselmiştir. Ve zaten onun gerçekliliği de Allah tarafından tasdik edilmiş, onaylanmıştır.
İşte bu kelime La İlâhe illallah Muhammed ün Rasulullah kelimesidir. Allah’tan başka İlâh yoktur. Allah’tan başka sözü dinlenecek, hatırı kazanılacak, yasaları uygulanacak İlâh yoktur ve Muhammed (a.s) da O’nun Resûlüdür, elçisidir. İşte bu kelime, bu inanç hayatın tek değer ölçüsüdür. Tüm varlıklar bu sistemle iç içedir. Göklerde ve yerde olanların tamamı işte bu tevhid esasına göre kurulmuştur.
İnsan birkaç kelime söyler ve müslüman olur. “Lâ ilâhe illallah Muhammedür Resûlullah.” Bunu söyleyen kimsede çok büyük değişiklikler meydana gelir. Söylemeden önce kâfirse, söylediği andan itibaren artık o müslümandır. Önceden pis idi, necis idi şimdi ise tertemizdir. Önceden Allah’ın gazabına mahkum iken şimdi rahmetine lâyıktır. Önceden cehennemlik iken şimdi cennet kapıları yüzüne açılmıştır. Önceden kâfir milletin, küfür toplumunun üyesi iken şimdi bu kelimeyi söylediği andan itibaren artık o İslâm ümmetinin üyesi olmuştur. Bakın bir tek kelime insanı bambaşka bir insan yapıyor.
Bu kelimeyi diliyle söylediği halde bu kelimenin gerektirdiği bir hayatı yaşamayan kişi tıpkı susayıp da su içmesi gerekirken suç içmeyip de eline tesbihi alıp sabaha kadar; su, su, su diye tesbih çeken kimse gibidir. Böyle yüz bin tesbih de çekse insanın susuzluğu asla geçmez. İşte aynen bunun gibi bir adam mânâsını anlamadan, gereğiyle amel etmeden günde yüz bin defa kelime-i tevhid çekse hiçbir faydası olmaz.
Bu kelimeyi söylerken bizler çok büyük bir mesuliyetin altına giriyoruz demektir. Çok büyük bir taahhüdün altına imza atıyoruz demektir. Bu düşünce bizim tüm hayatımıza hakim olmalıdır. Bundan sonra hayatımızda başka şeye yer veremeyiz. Bu kelimeye muhalif olan her söz, her hareket, her düşünce, yalan ve yanlış olacaktır. Bu kelimeyi söyledikten sonra artık siz bir kâfir gibi başıboş değilsiniz. Tüm iradenizi Allah’a teslim etmişsiniz ve artık bir kâfir gibi dilediğinizi yapamazsınız. Allah sizin için neyi seçmişse onu yapmak zorundasınız.
Hem dilimizle bu kelimeyi söyleyerek Allah’tan başka Rab, O’ndan başka ilah yok der, hem de Allah’tan başka rabler, ilahlar bulup onlara kul köle olmaya kalkışırsak bu kelimeyi dil ile söylemenin hiçbir mânâsı kalmaz. Evet, işte kelime-i tayibe budur. Kelime-i tayyibe İslâm’ın esasıdır. Bu kelimeyi tam anlamayan kişi, bu kelimenin gerektirdiği bir hayatı yaşamayan kişi hakiki müslüman sayılmaz.
-BASAİRUL KUR’AN-