İki ilah edinmeyin; O, ancak tek bir ilahtır

 

وَقَالَ اللّٰهُ لَا تَتَّخِذُٓوا اِلٰهَيْنِ اثْنَيْنِۚ اِنَّمَا هُوَ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ فَاِيَّايَ فَارْهَبُونِ ﴿٥١﴾

51- Allah dedi ki: “İki ilah edinmeyin; O, ancak tek bir ilahtır. Öyleyse benden, yalnızca benden korkun.”

وَلَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلَهُ الدّ۪ينُ وَاصِبًاۜ اَفَغَيْرَ اللّٰهِ تَتَّقُونَ ﴿٥٢﴾

52- Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah’tan başkasından mı korkup-sakınıyorsunuz?

 

Rabbimiz elçiler göndermiş, bu elçileri vasıtasıyla insanları uyarmış, bu elçileri vasıtasıyla insanlara kendi güç ve kudretini tanıtmış, tarih içinde kendisiyle savaşa tutuşanların, kendisine, elçilerine ve mü’minlere tuzak kuranların başlarına gelenleri anlatmış, yalnız kendisine kul olmamız gerektiğini, yalnız kendisini İlâh bilmemiz gerektiğini, yalnız kendisinden korkmamız gerektiğini bildirmiş.

Benden başka sözü dinlenecek, arzuları yerine getirilecek, yasaları uygulanacak İlâh yok demiş. Şimdi böyle bir durumda bize düşen nedir? Yaşadığımız bu hayatın en küçük bir biriminde bile O’ndan başkalarını söz sahibi kabul etmeden sadece O’na kulluk, sadece O’nu dinlemek.

Sadece O’nun razı olacağı bir hayatı yaşamaktır. Hayatın hiçbir bölümünde başkalarını, başka ilâhları O’na ortak kılmamaktır.

Şu anda  Allah’ın mülkünde, Allah’ın dünyasında Ondan başka tanrıların, O’ndan başka egemenlerin hakim olduğu, O’nun dininden başka dinlerin, O’nun yasalarından başka yasaların uygulandığı bir dünyada yaşıyoruz. Bakın bu durumda olan biz kullarına soruyor Rabbimiz: Söylesenize, Allah’tan başkalarından mı korkuyorsunuz? Benden başkalarının diniyle, Benden başkalarının yasalarıyla mı yol bulmaya, hayatınızı düzenlemeye çalışıyorsunuz? Benden başkalarına mı itaat ediyorsunuz?

     BASAİRUL KUR’AN

Yüce Allah insanların iki ilah edinmemelerini istemiştir. O sadece tek bir ilahtır. İkincisi yoktur O’nun. Buradaki ifade ve tekrar ile pekiştirme yöntemini kullanarak “iki ilah” kavramından sonra “iki” kavramını tekrarlamıştır. Yasaktan sonrâ bir de “ancak” kavramını kullanmıştır. “O ancak bir ilahtır” yasaktan ve “ancak”tan sonra bir “ancak” daha gelmektedir.

“Yalnız benden korkunuz.”

Benden başkasından değil. Eşsiz ve ortaksız olarak yalnız benden… Burada sakındırmayı iyice pekiştirmek için korku kelimesi kullanılıyor… Zira bu korku bütün bir inanç sistemi içinde köklü bir meseledir. Bu olmadan inançtan söz edilemez. Bu mesele insanın ruhunda gizli-kapaklı ve karışık hiçbir tarafı kalmadan tam, açık ve güzel bir biçimde yerleşmediği sürece inancın varolması beklenemez.

O sadece tek bir ilahtır. Aynı şekilde tek bir mülk sahibidir: “Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur.”

Boyun eğilen tek varlıktır…

“İtaat mercii sürekli olarak hep O’dur.”

(Din olgusunun ortaya çıkışından bu yana sürekliliğini sürdüren din O’nun dinidir. O’nun dininden başka din yoktur.) Nimet veren, nimet sahibi sadece O’dur:

     FİZİLALİL KUR’AN

Başa dön tuşu