“Rabbin bal arısına vahyetti…”

 

وَاَوْحٰى رَبُّكَ اِلَى النَّحْلِ اَنِ اتَّخِذ۪ي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَۙ ﴿٦٨﴾

68- “Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin.”

Arapça “vahy” kelimesinin sözlük anlamı, sadece konuşanla dinleyenin anlayabileceği bir tür gizli işarettir. Aynı bağlamda “ilkâ” (bir şeyin kalbe doğması) ve “ilham” (gizli mesaj ve telkin) anlamında kullanılır. Allah mahlukatını böylece vahy yoluyla terbiye eder. Terbiye olunan (mahlukat) ile terbiye edici (rabbul-alemin) arasındaki bu eğitim ilişkisi bir başkası tarafından görülemez. İşte bu olay Kur’an’da vahy, ilham ve ilkâ kelimeleriyle ifade edilmiştir. Ancak bu kelimeler ayrı olayları ifade etmede kullanılır olmuştur.Örneğin “vahy” peygamberlere, “ilham” velilere ve Allah’ın has kullarına, “ilkâ” ise herkese mahsus olmak üzere kullanılmaktadır. Fakat Kur’an, bu kavramların kullanılmasında, aralarında bir ayırım gözetmez.

“Allah emriyle semaya vahyetti ve onlar buna uygun olarak hareket etmeye başladılar.” (Fussilet: 12)

“O emriyle arza vahyedecek ve arzda haberlerini anlatacaktır.” (Zilzal: 4-5)

“Rabbin meleklere vahyediyordu ki…”

O, balarısına da vahyeder ve onu tüm görevini mükemmel ve içgüdüsel bir şekilde yerine getirmesini sağlayacak özelliklerle donatır. (68. ayet). Uçmayı öğrenen bir kuş, yüzmeyi öğrenen balık ve emmeyi öğrenen yeni doğmuş bir bebek için de aynı şey geçerlidir. Allah’ın bir insana birdenbire bir fikir ilham etmesi de vahiydir. (Kasas: 7) Bütün büyük keşifler ve icatlar için de durum aynıdır; vahiy olmasa bunların hiçbirisi söz konusu olamaz.

Bir de sadece nebi ve rasûllerin ayırıcı vasfı olan vahiy vardır. Bu vahiy şekli kendine özgü özellikleri ile diğer vahiy türlerinden ayrılır. Peygamber kesin olarak kendisine Allah tarafından ilham edildiğini bilir ve bunun farkındadır. Bu tür bir vahiy, insanlığın hidayeti için inanç ilkeleri, emirler, kanun ve düzenlemeleri içerir.

TEFHİMUL KUR’AN

Arı Allah’ın kendisine bahşettiği içgüdülerinin direktifleriyle çalışır. Bu da bir çeşit vahiydir. Arı bu direktiflere göre çalışır. Gerçekten öyle hayret verici bir titizlikle çalışır ki, düşünebilen akıl bile, bu çalışma karşısında aciz kalır. İnsan aklı, arının yaptığı petekler, kozalar, kendi aralarındaki iş bölümü, saf balı yapma yöntemi konusunda açıklama yapmaktan aciz durumdadır.

Arı, kendi yaratılışının gereği olarak, yuvalarını dağlarda, ağaçlarda ve yükseltilen yerlerde, yani asma ağacı ve benzerlerinde yapar. Yüce Allah onun fıtratına yerleştirdiği yetenekler ve etrafını kuşatan çevrenin uyum sağlamasıyla ona hayatın yollarını kolaylaştırmıştır.

FİZİLALİL KUR’AN

Başa dön tuşu